mailmunch-forms-widget-1001238
top of page
Yazarın fotoğrafıTuğçe Sabaz

MUTLULUĞU PARAYA DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN 3 YÖNTEM



Mutluluğu paraya dönüştürebilir misin?


Kesinlikle, eğer sevdiğin işi yapıyorsan.


Biliyorum şu cümle büyürken, hele ki Türk filmleriyle de iyice zihnimize kazındı:


PARA İLE SAADET OLMAZ

Ama bu yalnızca bir uydurma.


Para ve mutluluk kesinlikle bağlantılı.


Elbette etrafta yığınla parası olup mutlu olmayan insanlar kadar sevdiği işi yapıp iki yakasını zor bir araya getirenler de var.


Bu bloğumu okuyorsan ya da dinliyorsan bu iki versiyonda da olmak istemediğin kesin.

Hem iç hem de dış refahını sağlaman için 3 basit yöntemim var.


Ben bu üç yöntemi kullanarak şu an üç farklı alanda yönettiğim şirketimin temellerini attım. Günlük planımı kendime göre ayarlayabilme lüksüne sahibim, daha az çalışıyorum. Her sabah mutlulukla uyanıyorum. Yeni yıl dilek listemde olan pek çok şeyi satın alabiliyorum.





1.YÖNTEM: Sevdiğin şeyi yap:


Vegan beslenmeye başlamadan ve hamur işini bırakmadan önce her hafta evimin yakınındaki mantıcıdan mantı alıp evde kaynatıyordum. Off yazarken bile canım çekti😊 Beni oraya çeken mantının süper lezzetli olması kadar, sahibinin benimle iletişimiydi.

Mantı yapmayı gerçekten seviyordu. Her halinden belliydi. Sanki her mantı tanesi adeta bebeği gibiydi. Cidden abartmıyorum. Bana en uygun nasıl pişireceğimi öyle özenerek anlattı, hiç sormama rağmen. Hele mantı sosunu bir anlatışı vardı, Corona’nın tedavisi sanabilirsiniz, o derece.


Ve yalnızca bu yüzden mantı aklıma geldiğinde evimin oradaki Mira lokasyonunda gökyüzü aydınlanıyor ve melekler iniyor.


İşte bu kadar basit. Mutluluğu paraya aynen bu şekilde dönüştürebilirsin. Mantı olmaz, bir e-mail yollamak olur, çiçek büyütmek olur veya başka bir hizmet vermek olur. Hiç fark etmez.


2.YÖNTEM: İşini eğlenceli şekilde yap:


Bir sorum var. Bir hizmet almak istiyorsun. Önünde iki şirket var. İkisi de aynı üç aşağı beş yukarı aynı. Biri işini küçük bir çocuğun Disneyland’a gidişi gibi eğlenceyle harmanlayıp sana veriyor, diğeriyle çalışmak da otobüs beklemek kadar eğlenceliyse hangisini seçersin?


Sorgusuz sualsiz eğlenceli olanı değil mi?




Ve ortaya şu formül çıkıyor:



İşini yaparken mutlu olmak + İşine eğlence katmak

=

Daha çok seninle çalışmak isteyen müşteri yani daha çok para.


Ve bence toplumda iş ve çalışmak eğlenceli olmaz diye bir kalıp var. Hatta çok yakın bir arkadaşım şöyle diyordu: “İş işkenceden kelimesinin kökü nasıl eğlenceli olabilir ki?”


Evet global pandemi dönemindeyiz, iş yapış modellerimiz değişti, sürekli endişe iğnesinin üzerinde oturuyoruz. Ama ne yaparsan yap ona eğlence katarsan hem senin verimliliğin artacak, hem de kredi kartını memnuniyetle cüzdanından çıkarmak isteyecek kişiler yanına gelecek.


3. YÖNTEM: Almadan önce verme bilinciyle işini yürütmek


Kesin fark etmişsindir. Sen mutluyken çevrene de daha cömert oluyorsun. Daha yardımsever oluyorsun. Daha yaratıcı oluyorsun.


Peki bunu nasıl yapabilirsin. En basitinden “beni al, beni al” diye serenat yapmak yerine onlarla hayatlarında fark yaratacak bilgiler paylaşabilirsin.


Her hafta onlara mail atabilirsin. Clubhouse’da veya instagramda canlı yayın yapabilirsin. Yığınla şey var.


Yani yardım et, hizmet et ve onların hayatında fark yarat.




Evet bugün benim anlatacaklarım bu kadar ve şimdi sıra sende;


1-İşini ürününü özene, bezene anlatsan nasıl anlatırsın?

2-İşine eğlence katmak için fikirlerin neler?

3-İşinin vericilik bilincini artırmak için aksiyonların ne?




Hadi benimle paylaş. İster DM ya da mail ya da buraya yorum.





Ve bu bloğum sana ilham olduysa aşağıdaki paylaşım butonlarına tıklayak çevrenle de paylaşırsan dünyalar benim olur.












Burada olduğun ve bu güzel topluluğun büyümesine yardımcı olduğun için çok teşekkürler.


Haftaya yine görüşmek üzere!


Tüm kalpten sevgilerimle,

Tuğçe

💖







153 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page