Bir hayalin var onu gerçekleştirmenin imkansız olduğunu düşünüyorsan, ilham veren güçlü kadın Tererai Trent’ten ilham al. Yaptıklarıyla her şeyi başarabileceğimizi gösteriyor. İlham veren güçlü kadın Tererai Trent’in hikayesini öğrendikten sonra senin için imkansız olan her şey yerini değiştirecek.
Videoyu izlemek için aşağıya tıkla!
Belki fakirlik içinde doğdun. Paran yoktu. Sağlıklı değildin veya iyi bir eğitim alacak imkanın yoktu. Belki ailesel ya da toplumsal sınırlamalar seni hayallerini gerçekleştirmekten alıkoydu. Hiç senin gibi hayalleri olan ve bunları gerçekleştiren birisini görmedin. Doğru zamanı beklemene gerek yok. Bu konuyla ilgili ayrıca bir postum da var. İncelemek için tıkla lütfen:)
İlham Veren Güçlü Kadın Tererai Trent Asla Vazgeçmedi. Tüm Hayallerini Gerçekleştirdi.
Tererai doktorasını Western Michigan Üniversitesi’nden aldı. Derexel Üniversitesinde global sağlık alanında kurslar veriyor. İki tane çocuk kitabı yazdı. Ödüllü bir yazar. The Awakened Woman: Remembering and Reigniting Our Sacred Dreams adlı kitabıyla ödül aldı. Tererai kendini kadınların ilerlemesine adamış bir kuruluşun başkanlığını yapıyor. Kendisi uluslararası tanınmış bir lider. Misyonu dünya çapındaki kadınlara eğitim ve fırsat sağlamak. Bu tutkusu onun ilham veren kendi hikayesini yazmasına yardımcı oldu. Köklerini sağlam attı ve ilerledi.
Zimbabwe’de doğdu ve 14 yaşında evlendi. 18 yaşından önce de 4 tane çocuğu vardı. O zamana kadar onun büyük annesinden kendi annesine kadar tüm kadınlar aynı döngüdeydi. Erken evlilik, eğitimsizlik, erken yaşta anne olmak ve kendisine saygı duyulmayan ve değer verilmeyen bir döngüde yaşama. Annesi ona şunu demiş, “bu döngüyü kırabilirsin ya da aynı döngüde hayatına devam edebilirsin. Seçim senin.” Ve kendisi bu döngüden çıkmayı seçmiş.
22 yaşındayken ülkesi bağımsızlığını almış. Öncesinden de İngiliz kolonisiymiş. Sonra Amerikalılar, Avusturyalılar gelmeye başlamış. Ve bunlar topluluğa gelen kadınlarmış. Bir gün bir kadın onun yanına oturmuş ve hayatı boyunca unutmayacağı bir soru sormuş. “Hayallerin ne?” O ana kadar hayallerinin olduğunu düşünmemiş bile. Çünkü istismar edilen ve susturulan bir kadındı. 4 çocuğu vardı hatta bir tane çocuğunu da daha bebekken kaybetmişti. Çünkü henüz yeteri kadar süt üretemiyordu. Daha kendisi bir çocuktu. Ve şöyle cevap verdi. “Hayallerim mi olması gerek?”
Kadın ona bakmış ve şöyle demiş. “bana hiçbir şey söylemedin. Hadi hayallerin ne? Anlat. “ İçinde hayallerinin olduğunu biliyormuş ama bunları bir türlü ifade edemiyormuş. Çünkü kafası çok karışıkmış ve kendi kalbinden geçenle bağlanamıyormuş. Sadece kendisinde özel hiçbir şey olmadığına inandırılmış. Sonra şöyle demiş, “Amerika’ya gitmek, üniversiteyi bitirmek, masterımı ve Phd mi yapmak istiyorum,” demiş. Diğer kadın ona bakmış ve o esnada adeta içlerinden “delirdin mi? Bu nasıl olabilir? Bir lise eğitimin bile yok” dediklerini düşünüyormuş. Ama onlarda farklı bir enerji de olduğunu hissedebiliyormuş.
Kadın ona bakıp şöyle demiş, “Evet, bunu başarabilirsin. Hayallerini arzularsan, onları kesinlikle ama kesinlikle başarabilirsin. Arzularsan hayatını değiştirebilirsin. Evet bu Tinogona.” Tinogona kelimesi Tererai’nin kültüründe “bu başarılabilir,” demekmiş.
Tererai o andan önce kimsenin bir kadına “hayallerini gerçekleştirebilirsin,” dediğini duymamış bile. Hemen annesine gitmiş ve şöyle demiş, “Bugün birisiyle tanıştım ve hayallerime inanmamı sağladı.” Annesi de şöyle demiş, “Eğer o yabancının dediklerine inanırsan ve onları gerçekleştirmek için çok çalışırsan hayallerini gerçekleştirebilirsin. Yalnızca kadın olarak betimlendiğin için değil, gelen her jenerasyonu ve hayatı tanımladığın için.” Tererai “İşte o an annem bana destek elini uzattı,” diyor.
Onların kültürlerinde bir çocuk doğduğunda onun göbek bağı kesilip toprağa gömülürmüş. İnanışa göre, eğer böyle yapılırsa, bu kişi nereye giderse gitsin doğduğu yeri hatırlarmış. Ve annesi şöyle demiş,” Hayallerini yazıp onları gömersen, hayallerin daima sana önemlerini hatırlatacaklar: Bu fakirliğin, cahilliğin ve erken evliliğin döngüsünü kırman gerektiğini.” Ve bunun üzerine Tererai hayallerini yazmış. “Amerika’ya gitmek istiyorum. Okulumu bitirmek istiyorum. Master yapmak istiyorum ve Phd mi almak istiyorum.” Annesi bunun üzerine şöyle demiş. ”4 tane hayal yazdığını görüyorum ve hepsi kendi kişisel arzuların için. Ama bir tane de toplumun iyiliği için bir şey yazmalısın,” demiş. Annesine onun ne demek istediğini sormuş. Annesi şöyle cevaplamış, “hayallerinin toplumun iyiliği ile bağlantısı olduğunda onlar daha anlamlı olurlar, “demiş. Bu arada Tererai’ın annesinin bahsettiği hayallerine kendinden daha büyük bir anlam katmaktan bahsettiğim postu mutlaka incele😊 Bunun için linke tıklaman yeterli.
Ve Tererai şunları eklemiş, “ülkeme geri dönmek ve toplumumuzdaki kadınların ve kızların hayatlarını iyileştirmek istiyorum. Böylelikle benim yaşadıklarımı onlar yaşamak zorunda kalmazlar. Geri dönmek ve kadınlar için bir iş kazandırma platformu kurmak istiyorum. Kızlar için okullar açmak istiyorum ve böylelikle ayrımcılık görmesinler.”
Okula başlamak için çok büyük olduğundan diplomasını tekabüliyet ile alma yolunda ilerlemiş. Ayrıca annesi çok fakir olduğundan eğitim masraflarını karşılayacak parası yokmuş. İngiliz sistemi altında olduklarından onların eğitimini alıyorlarmış. İngilizce, matematik, biyoloji, tarih ve din dersleriymiş. Annesi ona kayıt olması için 20-40 $ vermiş. Böylelikle sınavlarını yazılı olarak verip, Cambridge’e onları yollayacakmış. Ve o zaman Cambridge’in ne olduğuna dair en ufak bir fikri yokmuş. Dokümanlarını oraya postalamış. Ve Cambridge den ona sonuca dair bir cevap gelmesi için bir altı ay beklemiş. Cevap ise sınavlarını geçemediğiymiş. Annesinden tekrar para almış ve tekrar yazmış. Tekrar bir altı ay beklemiş. Sonuç yine aynıymış. Yine vazgeçmemiş. Yine denemiş ve bu sefer geçmiş. Ve bu sekiz yıl almış, ama asla vazgeçmemiş. Çünkü hayatını yeniden tanımlama yolculuğuna çıkmış bir kere. Hayallerini gerçekleştirmek için onda ihtiyacı olan hamur olduğunu biliyormuş.
8 yıl sonra Oklahoma State Üniversitesi’ne başlamış. Tarım üzerine eğitim almaya başlamış. Yolculuk epey zorluymuş. Çünkü bu sekiz yıl boyunca Tererai zaten bir anne, fakirlik içinde yaşıyor ve onu istismar eden bir kocası varmış. Hayallerini gömdüğü yere gidip kendisinin Amerika’ya uçtuğunu vizyonlamaktan asla vazgeçmemiş. Ve o ana kadar hiçbir uçak dahi görmemiş. Savaşın olduğu bir kasabadaymış ve tek gördüğü de oradan oraya uçan helikopterlermiş. Ama bir şekilde Amerika’ya uçtuğunu vizyonlamaya devam etmiş. Büyük annesi ona şöyle demiş, “Zihninden geçenleri hisset, o binaları gör.” Tererai, oradaki hayatın kokusunu dahi alabiliyormuş. Ve ilk uçağa binip oraya gittiğinde, orada daha önce olduğunu hissetmiş.
Üniversitesine başladığında sınıftaki en yaşlı kişi oymuş, hatta bazen profesörün kendisinden bile yaşlıymış. Ama bunu asla umursamamış. Çünkü içinde hayatını değiştirme gücü olduğunu hissediyormuş. Bu esnada bursu yokmuş. Okul masraflarını karşılamak ve çocuklarına bakmak için üç işte çalışması gerekiyormuş. Çoğu zaman yatağına aç gidiyormuş.
Asla durumundan şikayet etmemiş. Çocuklarını beslemek için çöpten meyve topluyormuş. Ama onun memleketindeki çocukları düşünmüş, niye şikayet edeyim ki? onların yıkamak için bile imkanları yok, sokakta yatıyorlar. Benim en azından bu imkanım var diye düşünmüş ve hayallerini gerçekleştirmeye, kendisinden daha büyük bir şeye odaklanmaya devam etmiş. Master’ını Bitki Patolojisi üzerine yapmış. Phd sini yapmaya karar vermiş. Ama çocuklarına daha iyi bir hayat vermek istiyormuş. İşe başvurmuş ve Arkansas Little Rock’daki işe kabul edilmiş. Görüşmeye gittiğinde koridor da yürürken, bir kadın ona demiş ki, “galiba seni tanıyorum.” Ve o kadın, o 14 yaşındayken ona hayallerine inanma ilhamı veren kadınmış. “Tinogona, hayallerini gerçekleştirebilirsin, eğer onlara inanırsan!” O kadın o organizasyonun CEO’su olmuş. Tererai’ı işe almış. Sen kendine inanırsan ve hayallerin için adanmış bir şekilde çalışırsan, evren her zaman onları onurlandıracak bir yol bulur.
Evine döndüğünde hayallerini gömdüğü yere gitmiş ve gömdüklerini okumuş. Hala gerçekleşmeyen 2 hayali varmış. Bunlardan biri Profesörlüğünü almak. Hemen Amerika’ya dönmüş ve programa kayıt olmuş. Mezun olduğunda sahnede diplomasını elinde tutup yürürken içinden şunlar geçiyormuş: “Hayallerinize inanırsanız, gerçekleştirebilirsiniz.”
Tererai şunları ekliyor, “hepimizin açlığı var, kimisi buna tutku diyor, ama ben açlık demeyi seçiyorum. İki tür açlık vardır: Biri büyük, diğeri küçük. Küçük açlık şöyle der: “Ben bunu şuan istiyorum.” Anlık bir memnuniyetin peşindedir. Ama en büyük açlık şöyle der, “ben her şeyin ötesinde daha anlamlı bir hayatın açlığını duyuyorum.” Peki bu duyguyu nasıl aktive ederiz, hepimizin içinde bu var. Kendinize şu soruyu sorun, “Benim kalbimi ne kırıyor? Benim kalbimi ne kırıyor?” Ve buna çözüm bulma gücü bizde var, içimizde var.
Bu yolculukta kendi gücümüzle bağlantı kurmak çok önemli. Bunu da günlük ritüellerle yapabiliriz. Ve kendi bu gücümüzle bağlantı kurduğumuzda içimizde ne şüphe olur, ne de korku olur. Hayallerinizi güçlü bir niyetle yazın ve onları hak ettiğinize inanın, onlarla dolu bir geleceğin içinde kendinizi vizyonlayın.”
Bu konuda biraz daha destek almak istersen 3 adımda hayallerini gerçekleştirme temeli kur adlı sesli eğitimimi dinlemeni tavsiye ederim. Dinlemek için tıkla.
Evet bir bölümün daha sonuna geldik. Tererai’ın hikayesi sana ne ilham kattı? Hangi hayallerinle ilgili motivasyonunu ateşledi. Hadi paylaş ve böylelikle seni daha çok destekleyebilirim. Ve bu videoyu arkadaşlarınla ve çevrenle paylaşıp ilhamı yaymak istersen çok sevinirim. Bunu sosyal medyada beni tagleyerek ya da direkt blog postunun linkini paylaşarak yapabilirsin. Şimdiden tüm paylaşımların için çok teşekkür ederim.
Hep hatırla yalnızca senin yansıtabileceğin bir rengin var. Bu eşsiz imzanla gerçekleştirdiğin hayallerinle bu dünya daha güzel.
Uzay genişliğinde ve kara delik gücünde kalpten sevgilerimle,
Tuğçe
Comentários